Orion neden negatif biliniyor? Doğrusu nedir?
ORİON VE AVCI TAKIM YILDIZI
Orion Kolu, Samanyolu galaksisinin küçük sarmal bir koludur.
Güneş Sistemi ve Dünya, Orion Kolu'nun içindedir..
Orion Kolu'nun içinde, Güneş sistemi ve Dünya, Yerel Kabarcık'ta iç bölüm yakınlarında bulunur, galaksi merkezine yaklaşık olarak 8000 parsek (26,000 ışık yılı) uzaklıktadır. (wikipedi)
Yayını germiş bir avcıya benzediği için Avcı Takımyıldızı olarak da bilinir. Efsanelerde hikayesi şöyleymiş:
https://huseyincaldirak.wordpress.com/2013/04/06/orion-takim-yildizi-ve-hikayesi/
Yaratım Merkez Güneş'te olur ve bağlı olunan kola göre, o yıldız kapısından geçerek ilgili gezegende beden alırız.
https://seyler.eksisozluk.com/hakkinda-efsaneler-uretilmesine-sasirmamamiz-gereken-buyulu-orion-takim-yildizi
Avcı'nın kemerindeki 3 yıldız "Alnilam, Alnitak ve Mintaka" ve onların izdüşümleri Mısır piramitleri:
1979 yılında Kahire’ye yaptığı bir gezi sırasında Robert Bauval, üç büyük piramidin hızlanışında bir gariplik farketti. İlk iki piramit köşegenlerinden birbirinin tam hizasına yerleştirildiği halde, daha küçük olan Menkaure’nin piramidi, hafifçe sola kaymış gibiydi. Bu muhteşem yapıları yaratabilecek ve ölçülerde asla şaşmayacak bir mimariye sahip olan Mısırlıların, üç piramidi ayni çizgi üzerine yerleştirmeyi başaramamış olduğunu düşünmek hiç akla yakın gelmiyordu doğrusu. Bauval, Misir kültürüne, özellikle de dinine meraklı biriydi. Bütün antik uygarlıklarda olduğu gibi eski Mısır’da da tapınakların belli yıldızlara göre hizalandığını, oriyentasyonlarının “gündönümü” ya da “ekinoks”lara yöneltilmiş olduğunu iyi bilirdi. Mısır’da en belirgin ve baskın kült, Osiris kültüydü ve bu tanrı, Orion takımyıldızıyla simgelenirdi.
Bauval bir gün gökyüzünü izlerken, Orion’un merkezindeki en önemli üç yıldızın, Alnilam, Alnitak ve Mintaka’nin, ayni Giza piramitlerinde olduğu gibi bir hiza sapmasına sahip olduğunu farketti: İlk iki büyük yıldız, Alnilam ve Alnitak doğru hizadaydı ama üçüncü ve en küçük yıldız olan Mintaka, hafifçe sola kaymıştı diğerlerine göre.
Bu bulgu, astronomi destekli yapılan gözlemlerle Giza piramitlerinin Orion Kuşağı olarak bilinen üç yıldızın yeryüzündeki kopyası olarak inşa edildiğini ortaya koyuyordu ve Mısır yıldız dinini bilenler için hiç de şaşırtıcı değildi. Mısırlılar, yeryüzünü ve yaşadıkları toprakları, gökyüzünün, yani ölümsüzlüğe eriştiklerinde ulaşacakları yerin bir kopyası olarak düşünürlerdi ve piramit metinlerinden dini yazıtlara dek her yerde bu vurgulanırdı. Nil, Samanyolu’na denk geliyordu Mısır yıldız kültünde. Samanyolu’nun çevresindeki özel bir gökyüzü alanı, eski Mısırlıların “Duat” diye adlandırdıkları “tanrıların mekanıydı; bunun yeryüzündeki kopyası da Nil’in batısına denk getirilmişti! Bauval’in bulgusunda şaşırtıcı olan şey çok daha başkaydı. Bu üç piramit I.Ö 2600 dolaylarında yapılmıştı ama, Orion yıldızının o tarihteki gökyüzü konumu, Giza’daki piramitlerin konumundan 45 derecelik bir sapma gösteriyordu.
https://www.youtube.com/watch?v=xOOwr88pZPk
https://insanveevren.wordpress.com/2011/05/16/orion-takim-yildizi-eski-misir-iliskisi/
-------------------------------------------------------------------------------
Şimdi, kış aylarında gökyüzünü süsleyen Avcının Kemeri’ni, yani Alnitak, Alnilam ve Mintaka yıldızlarını yakından tanıyalım
Alnitak
Eğer Avcının Kemeri’ne doğru, Orion takımyıldızı’nın sarımsı ışıltısıyla en parlık yıldızı olan Betelgeuse yıldızından düz bir hat çekerseniz, kemerin alt kısmındaki Alnitak yıldızına ulaşırsınız. Bu yıldız, aslında üç yıldızın oluşturduğu bir çoklu yıldız sistemidir. Ancak, yeryüzünden çıplak gözle baktığınızda tek bir yıldız gibi görülür. Zeta Orionis veya 50 Orionis şeklinde de adlandırıldığı olur.
Bize yaklaşık 1.300 ışık yılı uzaktaki Alnitak sisteminin ana bileşenleri, Güneş’in yaklaşık 28 katı kütleye sahip olan Alnitak Aa ve Güneş’ten 14 kat daha büyük bir kütleye sahip olan Alnitak B isimli O-B tipi dev yıldızlardır. Bu iki yıldızdan ilki Güneş’ten 250 bin kat fazla enerji yayarken, diğeri Güneş’ten yaklaşık 30 bin kat daha fazla enerji üretir. Bu iki yıldız, birbirlerinin çevresinde yaklaşık 1.500 yıl süren bir yörünge periyodunda dolanırlar.
Yapılan araştırmalar, Alnitak Aa yıldızının aslında tek bir yıldız olmadığını gösteriyor. Alnitak Ab adı verilen ve 23 Güneş kütlesine sahip yakın bir eşi var. Alnitak Aa ve Alnitak Ab yıldızları çok yakın oldukları için, yaklaşık 8 yıl süren bir yörünge döneminde birbirleri çevresinde dolanırlar. Bu da demek ki, Alnitak B yıldızı aslında bu iki yıldızın oluşturduğu sistemin çevresinde (ortak kütle merkezini çevresinde) dolanıyor.
Her üç yıldız da kısa ömürlü dev yıldızlar sınıfına girdikleri için, birkaç milyon yıl içinde birer kırmızı dev yıldıza dönüşecek, ardından Alnitak Aa ve Alnitak Ab birer süpernova patlaması ile yok olurken, Alnitak B bir gezegenimsi bulutsu ve nihayet bir beyaz cüce halini alacak.
Alnilam (AN)
Avcının Kemeri’nin ortasında yer alan Alnilam, 35 Güneş kütlesine ve yaklaşık 30 Güneş yarıçapına sahip bir mavi dev yıldızdır. Yüzey sıcaklığı yaklaşık 28 bin santigrat derece olan Alnilam, bu özellikleriyle Güneş’ten yaklaşık 280 bin kat daha fazla enerji yayar. Alnilam, tek başına bir yıldızdır ve herhangi bir yıldız sisteminin üyesi değildir. Epsilon Orionis veya 46 Orionis isimleriyle de anılır.
Bizden yaklaşık 1,340 ışık yılı uzaklıktaki Alnilam, 6 milyon yıla yaklaşan yaşı ile, kendi kütlesindeki bir yıldız için oldukça yaşlı sayılır. Önümüzdeki 1 milyon yıl içinde yavaşça bir kırmızı dev yıldıza dönüşeceği, ardından da bir süpernova patlaması ile yok olacağı düşünülüyor. Süpernova patlaması öncesinde var olan kütlesine göre, geride bir nötron yıldızı veya karadelik bırakacak.
Mintaka
Delta Orionis veya 34 Orionis isimleriyle de anılan Mintaka, yeryüzünden tek bir yıldız gibi görünmesine rağmen tıpkı Alnitak gibi bir çoklu yıldız sistemidir. Yaklaşık 1,200 ışık yılı uzaktaki sistemin ana yıldızına Delta Orionis A ismi veriliyor. Ancak bu yıldız aslında bir üçlü sistem. Sistemin anlatımı biraz kafanızı karıştırabilir, şaşırmayın.
Geniş bilgi:
https://www.kozmikanafor.com/avcinin-kemeri-alnitak-alnilam-ve-mintaka/
Avcı'nın omuzundaki Görkemli Betelgeuse Yıldızı:
https://seyler.eksisozluk.com/patladiginda-altinlar-yagdiracak-kirmizi-bir-yildiz-betelgeuse
Gelelim Avcı'nın ön ayak bileğindeki Rigel Yıldızına:
Büyük Avcı dikdörtgeni'nin alt sağ köşesindeki parlak mavi-beyaz görünümlü Rigel, Avcı'nın ayak bileğini oluşturur ve yaklaşık 1000 ışık yılı uzaklıktadır. Işıması çok güçlüdür. Rigel, bizim güneşimizden her saniye başına 50.000 kat daha fazla ışınım yapmaktadır. Yüzey sıcaklığı: 11.000 derece
----------------------------------------------------------------------------------
SPİRİTÜEL ÇEVREDE ORİON NEDEN AKILLARDA NEGATİF KALMIŞTIR?
SÖZKONUSU ORİON TAKIM YILDIZI DEĞİL, İÇİNDEKİ TEK BİR RİGEL YILDIZIDIR:
Bu gezegendeki durumu tamamen anlayabilmek için Galaktik tarihte karanlık güçlerin yaratıldıkları zamana geri gitmemiz gerekecektir. Onlar Orion takım yıldızındaki Rigel yıldızını galaktik imparatorluklarını kontrol ettikleri kaleleri olarak seçtiler.
Onlar çok geçmeden rehin almanın Işık güçleri karşısında en etkili silah olduğunu keşfettiler, çünkü Işık güçleri kendi insanlarına önem veriyorlardı. Bu da, karanlık tarafından esir alınan Işık varlıklarının incinmesinden çekinen Işık güçlerinin hareketlerini engelliyordu.
Karanlık güçler rehine baskı mekanizmasını geliştirirken, bir taraftan da Galakside gezegenleri tahrip eden, bütün medeniyetleri ortadan kaldıran, Galakside yıkıma neden olan egzotik silah teknolojileri geliştiriyordu.
Belli bir noktada en etkili rehine baskı mekanizmalarını geliştirdiler. Kaynaktan Yükselmiş Ustalara ve Galaktik Konfederasyona karanlık güçlerin gizli aktivite ve planları hakkında istihbarat vermeyi bırakmasını, aksi takdirde galakside geniş bölgeleri ortadan kaldıracaklarını söylediler.
O zamandan beri Işık güçlerinin karanlık güçlerin aktivitelerinin belli bölümleri hakkında ishtihbarat almaları durdu.Bu, bütün boyutlarda karanlık ve Işık arasında Kozmik bir enerji ayrımı yarattı ve bu da dualite/ ikililiğin başlangıcı oldu. Beşinci boyutta ve yukarısında, karanlık kendisini sadece istihbarat eksikliği ve Kozmik durumun nasıl çözülmesi konusunda anlama eksikliği olarak gösterdi. Bundan sonra, belli ırklar -gecenin gündüzü ve gündüzün de geceyi takip etmesi gibi- karanlığın ve acı çekmenin hayat tecrübesinde gerekli unsurlar olduğuna inanmaya başladılar.
Bu, Karanlık güçlerin Rigel kalelerini, Yükselmiş varlıkların Rigel’de olanlar hakkında istihbarat alamayıp, oradaki durumu iyileştirecek Işık ve Sevgiyi gönderememesi nedeniyle, hiç ışığın giremediği ilk gerçek karantinaya dönüştürmelerine neden oldu. Gizlilik içinde, karanlık güçler en tehlikeli silahlarını geliştirdiler orada: Strangelet veya Quark bombasını.
Strangelet silahı, garip kuark denilen, bir ağır madde kümesidir:
http://en.wikipedia.org/wiki/Strange_matter
Küme şok yüksek basınç ve ısıya tabi tutulduğunda normal maddeyi garip maddeye dönüştüren zincir bir reaksiyon başlatır:
http://en.wikipedia.org/wiki/Strangeness_production
Eğer bu reaksiyon durdurulamazsa, sadece bir tane strangelet silahı bütün bilinen evreni yok edebilir. Çok şükür ki, Işık güçlerinin her zaman strangelet silahının etki alanını büyük ölçüde limitleyecek teknolojileri vardı. Ama yine de strangelet silahı termonükleer bombadan çok daha öldürücü bir silahtir.
MİLYONLARCA YIL BOYUNCA, NEGATİF GÜÇLER BİR KAÇ TÜR FİZİKİ VE ETERİK STRANGELET/QUARK silahı üretti ve onları RİGEL’de sakladı.
25,000 yıl önce, karanlık güçler ikinci karantina kalelerini Dünya gezegeninde yarattı. Strangelet silahlarının bir kısmını ve diğer egzotik silahlarını buraya, Dünya'ya transfer etti. Bu silahlar Galaktik Konfederasyonun Nazi soykırımı, Hiroşima, ve Nagasaki nükleer patlamaları, Stalinci temizlik ve Ruanda soykırımı esnasında müdahele edememesinin nedenidir. Bu esnada Galaktik Konfederasyon karanlık güçlerin tam olarak hangi silahlara sahip olduğunu bilmiyordu, tek bildikleri müdahele ederlerse felaketle sonuçlanabileceğiydi.
20. yüzyıl boyunca, Konfederasyon İlk Temasın engellerini birbiri ardına -1995’te hamlelerini yapmak üzere- temizlemekteydi. Bu, o sırada Dünyada bulunan üst düzey Arkonlarda kırmızı alarmı tetikledi ve onların Galakside kalan tüm karanlık güçleri çağırmasına ve Dünya Karantinasını savunup güçlendirmesine neden oldu. Bu da 1996’daki kara tarih, Kongo istilası ile sonuçlandı.
Birkaç yıllık kısa bir süre boyunca, karanlık güçler 1000 ışık yılı yarıçapında, Sirius yıldız sistemi dışındaki yıldız sistemlerinin çoğunu kontrol etmeyi başardı. 1996’da Pleiades Yıldız kümesini bile işgal ettiler ve o işgal, bu şekilde görünüyordu.
Bu Pleiades ırkı için çok büyük bir şoktu, çünkü işgalden önce yüzbinlerce yıl barış içinde yaşamışlardı.
Rigelliler küçük bir sayıda Pleiadesliyi rehine bile aldılar, onları Dünya’ya, güneybatıdaki derin yeraltı ordu üslerine naklettiler ve mikro çipler taktılar. 1996 ya da 1997’de, bu durum Dulce üssünde gerçekte böyle olmuş olabilir:
Galaktik Konfederasyon 1999’da Pleiades’i özgürlüğüne kavuşturdu. Direniş, Dulce’deki ve diğer üslerdeki Pleiadesli esirleri 2001 yılında kurtardı. Fakat Pleiades ırkının tamamen şoktan çıkmaları ve Dünya’yı kurtarma amaçlı Galaktik Konfederasyon operasyonlarına katılmaları neredeyse 10 yılı buldu.
1996 ve 1999 yılları arasındaki zaman sürecinde tüm Rigel kaynaklı quark/strangelet bombaları ve diğer egzotik silahlar Dünya gezegenine yollandı. Fiziksel egzotik silahların büyük bölümü Direniş tarafından 2004 yılına kadar ortadan kaldırıldı, ancak eterik egzotik silahların büyük bölümü çok yakın zamana kadar var olmaya devam etti.
------------------------------------------------------------------------
Şu anda Negatif işgalci varlıkların kümelendiği RİGEL Yıldızı Orion/Avcı Takım yıldızı içinden çoktan temizlenmiştir. Güneş sistemi Samanyolu içinde temizlenmekte olan son bölgedir.
Derleme: Kıvılcım Türkay
Orion Kolu, Samanyolu galaksisinin küçük sarmal bir koludur.
Güneş Sistemi ve Dünya, Orion Kolu'nun içindedir..
Orion Kolu'nun içinde, Güneş sistemi ve Dünya, Yerel Kabarcık'ta iç bölüm yakınlarında bulunur, galaksi merkezine yaklaşık olarak 8000 parsek (26,000 ışık yılı) uzaklıktadır. (wikipedi)
Yayını germiş bir avcıya benzediği için Avcı Takımyıldızı olarak da bilinir. Efsanelerde hikayesi şöyleymiş:
https://huseyincaldirak.wordpress.com/2013/04/06/orion-takim-yildizi-ve-hikayesi/
Yaratım Merkez Güneş'te olur ve bağlı olunan kola göre, o yıldız kapısından geçerek ilgili gezegende beden alırız.
https://seyler.eksisozluk.com/hakkinda-efsaneler-uretilmesine-sasirmamamiz-gereken-buyulu-orion-takim-yildizi
Avcı'nın kemerindeki 3 yıldız "Alnilam, Alnitak ve Mintaka" ve onların izdüşümleri Mısır piramitleri:
1979 yılında Kahire’ye yaptığı bir gezi sırasında Robert Bauval, üç büyük piramidin hızlanışında bir gariplik farketti. İlk iki piramit köşegenlerinden birbirinin tam hizasına yerleştirildiği halde, daha küçük olan Menkaure’nin piramidi, hafifçe sola kaymış gibiydi. Bu muhteşem yapıları yaratabilecek ve ölçülerde asla şaşmayacak bir mimariye sahip olan Mısırlıların, üç piramidi ayni çizgi üzerine yerleştirmeyi başaramamış olduğunu düşünmek hiç akla yakın gelmiyordu doğrusu. Bauval, Misir kültürüne, özellikle de dinine meraklı biriydi. Bütün antik uygarlıklarda olduğu gibi eski Mısır’da da tapınakların belli yıldızlara göre hizalandığını, oriyentasyonlarının “gündönümü” ya da “ekinoks”lara yöneltilmiş olduğunu iyi bilirdi. Mısır’da en belirgin ve baskın kült, Osiris kültüydü ve bu tanrı, Orion takımyıldızıyla simgelenirdi.
Bauval bir gün gökyüzünü izlerken, Orion’un merkezindeki en önemli üç yıldızın, Alnilam, Alnitak ve Mintaka’nin, ayni Giza piramitlerinde olduğu gibi bir hiza sapmasına sahip olduğunu farketti: İlk iki büyük yıldız, Alnilam ve Alnitak doğru hizadaydı ama üçüncü ve en küçük yıldız olan Mintaka, hafifçe sola kaymıştı diğerlerine göre.
Bu bulgu, astronomi destekli yapılan gözlemlerle Giza piramitlerinin Orion Kuşağı olarak bilinen üç yıldızın yeryüzündeki kopyası olarak inşa edildiğini ortaya koyuyordu ve Mısır yıldız dinini bilenler için hiç de şaşırtıcı değildi. Mısırlılar, yeryüzünü ve yaşadıkları toprakları, gökyüzünün, yani ölümsüzlüğe eriştiklerinde ulaşacakları yerin bir kopyası olarak düşünürlerdi ve piramit metinlerinden dini yazıtlara dek her yerde bu vurgulanırdı. Nil, Samanyolu’na denk geliyordu Mısır yıldız kültünde. Samanyolu’nun çevresindeki özel bir gökyüzü alanı, eski Mısırlıların “Duat” diye adlandırdıkları “tanrıların mekanıydı; bunun yeryüzündeki kopyası da Nil’in batısına denk getirilmişti! Bauval’in bulgusunda şaşırtıcı olan şey çok daha başkaydı. Bu üç piramit I.Ö 2600 dolaylarında yapılmıştı ama, Orion yıldızının o tarihteki gökyüzü konumu, Giza’daki piramitlerin konumundan 45 derecelik bir sapma gösteriyordu.
https://www.youtube.com/watch?v=xOOwr88pZPk
https://insanveevren.wordpress.com/2011/05/16/orion-takim-yildizi-eski-misir-iliskisi/
-------------------------------------------------------------------------------
Şimdi, kış aylarında gökyüzünü süsleyen Avcının Kemeri’ni, yani Alnitak, Alnilam ve Mintaka yıldızlarını yakından tanıyalım
Alnitak
Eğer Avcının Kemeri’ne doğru, Orion takımyıldızı’nın sarımsı ışıltısıyla en parlık yıldızı olan Betelgeuse yıldızından düz bir hat çekerseniz, kemerin alt kısmındaki Alnitak yıldızına ulaşırsınız. Bu yıldız, aslında üç yıldızın oluşturduğu bir çoklu yıldız sistemidir. Ancak, yeryüzünden çıplak gözle baktığınızda tek bir yıldız gibi görülür. Zeta Orionis veya 50 Orionis şeklinde de adlandırıldığı olur.
Bize yaklaşık 1.300 ışık yılı uzaktaki Alnitak sisteminin ana bileşenleri, Güneş’in yaklaşık 28 katı kütleye sahip olan Alnitak Aa ve Güneş’ten 14 kat daha büyük bir kütleye sahip olan Alnitak B isimli O-B tipi dev yıldızlardır. Bu iki yıldızdan ilki Güneş’ten 250 bin kat fazla enerji yayarken, diğeri Güneş’ten yaklaşık 30 bin kat daha fazla enerji üretir. Bu iki yıldız, birbirlerinin çevresinde yaklaşık 1.500 yıl süren bir yörünge periyodunda dolanırlar.
Yapılan araştırmalar, Alnitak Aa yıldızının aslında tek bir yıldız olmadığını gösteriyor. Alnitak Ab adı verilen ve 23 Güneş kütlesine sahip yakın bir eşi var. Alnitak Aa ve Alnitak Ab yıldızları çok yakın oldukları için, yaklaşık 8 yıl süren bir yörünge döneminde birbirleri çevresinde dolanırlar. Bu da demek ki, Alnitak B yıldızı aslında bu iki yıldızın oluşturduğu sistemin çevresinde (ortak kütle merkezini çevresinde) dolanıyor.
Her üç yıldız da kısa ömürlü dev yıldızlar sınıfına girdikleri için, birkaç milyon yıl içinde birer kırmızı dev yıldıza dönüşecek, ardından Alnitak Aa ve Alnitak Ab birer süpernova patlaması ile yok olurken, Alnitak B bir gezegenimsi bulutsu ve nihayet bir beyaz cüce halini alacak.
Alnilam (AN)
Avcının Kemeri’nin ortasında yer alan Alnilam, 35 Güneş kütlesine ve yaklaşık 30 Güneş yarıçapına sahip bir mavi dev yıldızdır. Yüzey sıcaklığı yaklaşık 28 bin santigrat derece olan Alnilam, bu özellikleriyle Güneş’ten yaklaşık 280 bin kat daha fazla enerji yayar. Alnilam, tek başına bir yıldızdır ve herhangi bir yıldız sisteminin üyesi değildir. Epsilon Orionis veya 46 Orionis isimleriyle de anılır.
Bizden yaklaşık 1,340 ışık yılı uzaklıktaki Alnilam, 6 milyon yıla yaklaşan yaşı ile, kendi kütlesindeki bir yıldız için oldukça yaşlı sayılır. Önümüzdeki 1 milyon yıl içinde yavaşça bir kırmızı dev yıldıza dönüşeceği, ardından da bir süpernova patlaması ile yok olacağı düşünülüyor. Süpernova patlaması öncesinde var olan kütlesine göre, geride bir nötron yıldızı veya karadelik bırakacak.
Mintaka
Delta Orionis veya 34 Orionis isimleriyle de anılan Mintaka, yeryüzünden tek bir yıldız gibi görünmesine rağmen tıpkı Alnitak gibi bir çoklu yıldız sistemidir. Yaklaşık 1,200 ışık yılı uzaktaki sistemin ana yıldızına Delta Orionis A ismi veriliyor. Ancak bu yıldız aslında bir üçlü sistem. Sistemin anlatımı biraz kafanızı karıştırabilir, şaşırmayın.
Geniş bilgi:
https://www.kozmikanafor.com/avcinin-kemeri-alnitak-alnilam-ve-mintaka/
Avcı'nın omuzundaki Görkemli Betelgeuse Yıldızı:
https://seyler.eksisozluk.com/patladiginda-altinlar-yagdiracak-kirmizi-bir-yildiz-betelgeuse
Gelelim Avcı'nın ön ayak bileğindeki Rigel Yıldızına:
Büyük Avcı dikdörtgeni'nin alt sağ köşesindeki parlak mavi-beyaz görünümlü Rigel, Avcı'nın ayak bileğini oluşturur ve yaklaşık 1000 ışık yılı uzaklıktadır. Işıması çok güçlüdür. Rigel, bizim güneşimizden her saniye başına 50.000 kat daha fazla ışınım yapmaktadır. Yüzey sıcaklığı: 11.000 derece
----------------------------------------------------------------------------------
SPİRİTÜEL ÇEVREDE ORİON NEDEN AKILLARDA NEGATİF KALMIŞTIR?
SÖZKONUSU ORİON TAKIM YILDIZI DEĞİL, İÇİNDEKİ TEK BİR RİGEL YILDIZIDIR:
Bu gezegendeki durumu tamamen anlayabilmek için Galaktik tarihte karanlık güçlerin yaratıldıkları zamana geri gitmemiz gerekecektir. Onlar Orion takım yıldızındaki Rigel yıldızını galaktik imparatorluklarını kontrol ettikleri kaleleri olarak seçtiler.
Onlar çok geçmeden rehin almanın Işık güçleri karşısında en etkili silah olduğunu keşfettiler, çünkü Işık güçleri kendi insanlarına önem veriyorlardı. Bu da, karanlık tarafından esir alınan Işık varlıklarının incinmesinden çekinen Işık güçlerinin hareketlerini engelliyordu.
Karanlık güçler rehine baskı mekanizmasını geliştirirken, bir taraftan da Galakside gezegenleri tahrip eden, bütün medeniyetleri ortadan kaldıran, Galakside yıkıma neden olan egzotik silah teknolojileri geliştiriyordu.
Belli bir noktada en etkili rehine baskı mekanizmalarını geliştirdiler. Kaynaktan Yükselmiş Ustalara ve Galaktik Konfederasyona karanlık güçlerin gizli aktivite ve planları hakkında istihbarat vermeyi bırakmasını, aksi takdirde galakside geniş bölgeleri ortadan kaldıracaklarını söylediler.
O zamandan beri Işık güçlerinin karanlık güçlerin aktivitelerinin belli bölümleri hakkında ishtihbarat almaları durdu.Bu, bütün boyutlarda karanlık ve Işık arasında Kozmik bir enerji ayrımı yarattı ve bu da dualite/ ikililiğin başlangıcı oldu. Beşinci boyutta ve yukarısında, karanlık kendisini sadece istihbarat eksikliği ve Kozmik durumun nasıl çözülmesi konusunda anlama eksikliği olarak gösterdi. Bundan sonra, belli ırklar -gecenin gündüzü ve gündüzün de geceyi takip etmesi gibi- karanlığın ve acı çekmenin hayat tecrübesinde gerekli unsurlar olduğuna inanmaya başladılar.
Bu, Karanlık güçlerin Rigel kalelerini, Yükselmiş varlıkların Rigel’de olanlar hakkında istihbarat alamayıp, oradaki durumu iyileştirecek Işık ve Sevgiyi gönderememesi nedeniyle, hiç ışığın giremediği ilk gerçek karantinaya dönüştürmelerine neden oldu. Gizlilik içinde, karanlık güçler en tehlikeli silahlarını geliştirdiler orada: Strangelet veya Quark bombasını.
Strangelet silahı, garip kuark denilen, bir ağır madde kümesidir:
http://en.wikipedia.org/wiki/Strange_matter
Küme şok yüksek basınç ve ısıya tabi tutulduğunda normal maddeyi garip maddeye dönüştüren zincir bir reaksiyon başlatır:
http://en.wikipedia.org/wiki/Strangeness_production
Eğer bu reaksiyon durdurulamazsa, sadece bir tane strangelet silahı bütün bilinen evreni yok edebilir. Çok şükür ki, Işık güçlerinin her zaman strangelet silahının etki alanını büyük ölçüde limitleyecek teknolojileri vardı. Ama yine de strangelet silahı termonükleer bombadan çok daha öldürücü bir silahtir.
MİLYONLARCA YIL BOYUNCA, NEGATİF GÜÇLER BİR KAÇ TÜR FİZİKİ VE ETERİK STRANGELET/QUARK silahı üretti ve onları RİGEL’de sakladı.
25,000 yıl önce, karanlık güçler ikinci karantina kalelerini Dünya gezegeninde yarattı. Strangelet silahlarının bir kısmını ve diğer egzotik silahlarını buraya, Dünya'ya transfer etti. Bu silahlar Galaktik Konfederasyonun Nazi soykırımı, Hiroşima, ve Nagasaki nükleer patlamaları, Stalinci temizlik ve Ruanda soykırımı esnasında müdahele edememesinin nedenidir. Bu esnada Galaktik Konfederasyon karanlık güçlerin tam olarak hangi silahlara sahip olduğunu bilmiyordu, tek bildikleri müdahele ederlerse felaketle sonuçlanabileceğiydi.
20. yüzyıl boyunca, Konfederasyon İlk Temasın engellerini birbiri ardına -1995’te hamlelerini yapmak üzere- temizlemekteydi. Bu, o sırada Dünyada bulunan üst düzey Arkonlarda kırmızı alarmı tetikledi ve onların Galakside kalan tüm karanlık güçleri çağırmasına ve Dünya Karantinasını savunup güçlendirmesine neden oldu. Bu da 1996’daki kara tarih, Kongo istilası ile sonuçlandı.
Birkaç yıllık kısa bir süre boyunca, karanlık güçler 1000 ışık yılı yarıçapında, Sirius yıldız sistemi dışındaki yıldız sistemlerinin çoğunu kontrol etmeyi başardı. 1996’da Pleiades Yıldız kümesini bile işgal ettiler ve o işgal, bu şekilde görünüyordu.
Bu Pleiades ırkı için çok büyük bir şoktu, çünkü işgalden önce yüzbinlerce yıl barış içinde yaşamışlardı.
Rigelliler küçük bir sayıda Pleiadesliyi rehine bile aldılar, onları Dünya’ya, güneybatıdaki derin yeraltı ordu üslerine naklettiler ve mikro çipler taktılar. 1996 ya da 1997’de, bu durum Dulce üssünde gerçekte böyle olmuş olabilir:
Galaktik Konfederasyon 1999’da Pleiades’i özgürlüğüne kavuşturdu. Direniş, Dulce’deki ve diğer üslerdeki Pleiadesli esirleri 2001 yılında kurtardı. Fakat Pleiades ırkının tamamen şoktan çıkmaları ve Dünya’yı kurtarma amaçlı Galaktik Konfederasyon operasyonlarına katılmaları neredeyse 10 yılı buldu.
1996 ve 1999 yılları arasındaki zaman sürecinde tüm Rigel kaynaklı quark/strangelet bombaları ve diğer egzotik silahlar Dünya gezegenine yollandı. Fiziksel egzotik silahların büyük bölümü Direniş tarafından 2004 yılına kadar ortadan kaldırıldı, ancak eterik egzotik silahların büyük bölümü çok yakın zamana kadar var olmaya devam etti.
------------------------------------------------------------------------
Şu anda Negatif işgalci varlıkların kümelendiği RİGEL Yıldızı Orion/Avcı Takım yıldızı içinden çoktan temizlenmiştir. Güneş sistemi Samanyolu içinde temizlenmekte olan son bölgedir.
Derleme: Kıvılcım Türkay
Yorumlar
Yorum Gönder